- nadirekalleci@kallecihukuk.com
- Pzt - Cum 09:00-18:00
- +90(216) 348 29 10
-
19 Mayıs Mah. Şemsettin Günaltay Cad. No 124/126
İpekay Apt. Kat 3 Daire 8 Kadıköy/İSTANBUL
Hasta güvenliği; sağlık hizmetlerini alan kişinin (kimi zaman yakınlarının da) hizmetin verildiği binanın girişinden çıkışına kadar uygulanan tüm prosedürlerde (teşhis, tedavi ve bakım) bedenen ve ruhen herhangi bir zarar görmemesi için en üst standartlarla koruma altına alınmasıdır. Bu kavram aynı zamanda hastanın sağlık kurumu içersinde, hizmet dışı unsurlardan gelebilecek tehlikelerden korunmasını da içermektedir.
Sağlık hizmetlerinin üç sacayağı esnasında (teşhis, tedavi ve bakım) birçok karmaşık ancak doğru takip edilmediği zaman hayati tehlikelere yol açabilen işlemler zinciri mevcuttur. Bu işlemlerin birçoğunda ya hastanın şuuru yerinde değildir ya da yapılan işlemle alakalı tam bir bilgi sahibi olması mümkün değildir. Dolayısıyla dikkat ve özen sorumluluğu tamamen sağlık personeli üzerindedir. Tabiidir ki öznesi insan olan her durumda hata ihtimali vardır, ancak sağlık hizmetlerinde hata ve eksiklik hastalar üzerinde ölüme kadar giden zararlara yol açabilmektedir. Bunun önüne geçebilmek ise sıkı ve sert prosedürlerin düzenli bir şekilde izlenmesiyle mümkündür.
Türkiye’de hasta güvenliği kavramı; kamu otoritesi eliyle tesis edilen bir hasta hakkı olarak algılanmış ve yasal düzenlemeler yardımıyla belli bir prosedür oluşturulmaya çalışılmıştır. Yurt çapındaki özel ve kamuya ait sağlık kuruluşlarının hizmet verme esaslarını düzenleyen Sağlık hizmetleri Temel Kanunu’nun 3. maddesi; sağlık kuruluşlarında eşit, kaliteli ve verimli hizmetin ortaya konmasının ve tespit edilen üst standartlar çerçevesinde hizmet verilmesinin esas olduğunu belirtmiştir. Bu maddeden hareketle hasta güvenliği standartları somutlaştırılarak, Sağlık Kurum ve Kuruluşlarında Hasta ve Çalışan Güvenliğinin Sağlanması ve Korunmasına İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Tebliğ, 2009 yılında yürürlüğe girmiştir. Tebliğ uluslararası standartlardan da esinlenerek madde madde hasta güvenliği bağlamında kurumların takip etmesi gereken prosedürleri ortaya koymuştur. Tebliğde hastanenin fiziki özelliklerinden cerrahi müdahale öncesi izlenecek yollara kadar bazı önemli hizmet standartları düzenlenmiştir.
Hasta güvenliği ihlallerini tespit etmek için ortalama insan bakış açısına sahip olmak yeterlidir. Acil servislerin fiziki ve donanımsal açıdan yetersizliği hatta kimi hastanelerde merdiven ve asansörlerin dahi uygunsuzluğu ne yazık ki ülkemiz hastanelerinin birçoğunda var olan basit ancak önemli hak ihlallerini oluşturmaktadır. Bunlardan daha büyük zararlara yol açan ise, sonucunda hukuki ve cezai ağır yaptırımları olan yanlış taraf cerrahisi, hasta ve hasta kayıtlarının karıştırılması gibi olgulardır.
Sağlık personelinin zorunlu standartlara uymaması, üzerine düşen dikkat ve özeni göstermemesi veya sağlık kuruluşunun bu standartların takibini yapmaması neticesinde gerçekleşen hasta güvenliği ihlalleri, eylemi gerçekleştiren sağlık personeline karşı tazminat sorumluluğuna yol açmaktadır. Borçlar Kanunu’na göre hekim tedaviyi üstlenmesi bakımından aynı zamanda vekil konumundadır. Yasa’nın 386–390. maddeleri gereğince hukuken vekil sayılan hekim, işi gerçekleştirirken azami dikkat ve özeni göstermek zorundadır. Hasta Güvenliğini konu alan tebliğde ise düzenlemelerin baş aktörü bu özen kurallarını uygulaması gereken hekimlerdir. Dolayısıyla hasta güvenliği ihlalleri durumunda hekimin maddi ve manevi zararları karşılama yükümlülüğü mevcuttur. Ayrıca yine Borçlar Kanunu 66. maddesi gereğince hekimi istihdam eden kurum da hekimin sebep olduğu hak ihlalinden hekimle birlikte sorumludur.
Hasta Güvenliği ihlali neticesinde hasta üzerinde maddi zararlar oluşabilir ve hatta hastanın ölümü dahi gerçekleşebilmektedir. Bu durumlarda zarara sebep olan hekimler Tük Ceza Kanunu’nun taksirle adam yaralama ve taksirle ölüme sebebiyet verme hükümleriyle yargılanabilmektedir. TCK’nun taksirle ilgili hükümlerde de temelde hekimin göstermesi gereken dikkat ve özen yatmaktadır. Hekimin söz konusu prosedürlere uymaması daha baştan hatta herhangi bir incelemeye gerek kalmadan mesleki dikkat ve özeni göstermediğinin karinesidir. Özellikle yanlış taraf cerrahilerinde kaybedilen uzuvların ya da işlevini yitiren organların varlığı hükmedilecek cezanın bir kat oranında arttırılmasına sebep olmaktadır.
Kalleci Hukuk Bürosu, İstanbul ili, Kadıköy ilçesinde, 1985’ten beri hizmet vermektedir. Uzman avukat ekibimizle özel hukuk davalarında ve hukuki danışmanlık alanında güvenilir çözümler sunuyoruz.
En iyi deneyimleri sunmak için çerezler gibi teknolojiler kullanarak cihaz bilgilerini depolar ve/veya erişiriz. Bu teknolojilere izin vermek, tarama davranışı veya bu sitedeki benzersiz kimlikler gibi verileri işlememize olanak tanır. Bu teknolojilere izin vermemek veya izninizi geri çekmek, belirli özellikler ve işlevler üzerinde olumsuz etki yaratabilir.